Перевод: со всех языков на все языки

со всех языков на все языки

akılsız kafa

  • 1 kuru kafa

    1. أبله [أَبْلَه]
    2. جمجمة [جُمْجُمَة]
    Anlamı: baş iskeleti
    3. غبي [غَبِيّ]
    4. قحف [قِحْف]
    Anlamı: baş iskeleti

    Türkçe-Arapça Sözlük > kuru kafa

  • 2 addlebrain

    akilsiz kafa, bos kafa

    English to Turkish dictionary > addlebrain

  • 3 غبي

    غَبِيّ
    1. zibidi
    2. idraksiz
    Anlamı: anlayışsız, ahmak
    3. aval
    Anlamı: aptal, ahmak
    4. şaban
    Anlamı: aptal, alık, budala
    5. kaz
    Anlamı: budala
    6. enayi
    Anlamı: fazla bön, avanak
    7. ebleh
    Anlamı: akılsız, alık, budala
    8. angut
    9. andavallı
    Anlamı: beceriksiz, görgüsüz ve bön olan kimse
    10. anlayışsız
    Anlamı: kafasız, kavrayışsız, vurdum duymaz, kalın kafalı olan kimse
    11. basiretsiz
    12. gerzek
    13. abullabut
    Anlamı: hantal, kaba ve anlayışsız kimse
    14. gabi
    Anlamı: anlayışsız, kalın kafalı olan
    15. kafasız
    Anlamı: anlayışsız, kavrayışsız
    16. mankafa
    Anlamı: anlayışsız, aptal
    17. kakavan
    Anlamı: kendini beğenmiş, sevimsiz
    18. akılsız
    Anlamı: aklı, gerçeği görüp ona göre davranmaya elverişli olmayan, anlayışı kıt
    19. salak
    20. patavatsız
    21. sümsük
    Anlamı: miskin, mıymıntı, aptal
    22. şapşal
    Anlamı: aptalca davranışlarda bulunan, alık
    23. kaşalot
    Anlamı: aptal, budala
    24. kuru kafa
    25. aptal
    Anlamı: zekâ yoksunu, ahmak, alık olan kimse
    26. kelek
    Anlamı: aptal
    27. avanak
    28. kaşkaval
    Anlamı: aptal, sersem
    29. alık
    Anlamı: akılsız, sersem, ebleh ve şaşkın
    30. ahmak
    Anlamı: aklını gereği gibi kullanamayan, aptal
    31. beyinsiz
    Anlamı: akılsız, düşüncesiz
    32. beceriksiz
    Anlamı: becerisi olmayan, usta olmayan
    33. dangalak
    Anlamı: akılsız, düşüncesiz
    34. bön
    Anlamı: budala, saf

    Arapça-Türkçe Sözlük( قاموس عربي-تركي) > غبي

  • 4 أبله

    أَبْلَه
    1. aval
    Anlamı: aptal, ahmak
    2. kaz
    Anlamı: budala
    3. şaban
    Anlamı: aptal, alık, budala
    4. enayi
    Anlamı: fazla bön, avanak
    5. anlayışsız
    Anlamı: kafasız, kavrayışsız, vurdum duymaz, kalın kafalı olan kimse
    6. basiretsiz
    7. andavallı
    Anlamı: beceriksiz, görgüsüz ve bön olan kimse
    8. angut
    9. gerzek
    10. ebleh
    Anlamı: akılsız, alık, budala
    11. kafasız
    Anlamı: anlayışsız, kavrayışsız
    12. gabi
    Anlamı: anlayışsız, kalın kafalı olan
    13. mankafa
    Anlamı: anlayışsız, aptal
    14. kakavan
    Anlamı: kendini beğenmiş, sevimsiz
    15. akılsız
    Anlamı: aklı, gerçeği görüp ona göre davranmaya elverişli olmayan, anlayışı kıt
    16. salak
    17. şapşal
    Anlamı: aptalca davranışlarda bulunan, alık
    18. kaşkaval
    Anlamı: aptal, sersem
    19. kuru kafa
    20. aptal
    Anlamı: zekâ yoksunu, ahmak, alık olan kimse
    21. ahmak
    Anlamı: aklını gereği gibi kullanamayan, aptal
    22. avanak
    23. kaşalot
    Anlamı: aptal, budala
    24. kelek
    Anlamı: aptal
    25. bön
    Anlamı: budala, saf
    26. beyinsiz
    Anlamı: akılsız, düşüncesiz
    27. dangalak
    Anlamı: akılsız, düşüncesiz
    28. beceriksiz
    Anlamı: becerisi olmayan, usta olmayan

    Arapça-Türkçe Sözlük( قاموس عربي-تركي) > أبله

  • 5 Schwachkopf

    ( pej) ahmak, budala, akılsız kafa

    Wörterbuch Deutsch-Türkisch Kompakt > Schwachkopf

  • 6 Kopf

    Kopf <-(e) s, Köpfe> [kɔpf, pl 'kœpfə] m
    1) ( Körperteil, Nagel\Kopf, Nadel\Kopf) kafa, baş;
    zehn Euro pro \Kopf adam başına on euro;
    \Kopf an \Kopf kafa kafaya, başa baş;
    aus dem \Kopf kafadan;
    \Kopf hoch! üzme tatlı canını!;
    etw auf den \Kopf stellen bir şeyi altüst etmek;
    sie stellten das ganze Haus auf den \Kopf bütün evi altüst ettiler;
    sich auf den \Kopf stellen ( fig) o ( fam) ağzıyla kuş tutmak;
    \Kopf und Kragen riskieren kellesini koltuğuna almak, başını ortaya koymak;
    sich dat etw aus dem \Kopf schlagen bir şeyi aklından [o kafasından] çıkarmak;
    sich dat etw in den \Kopf setzen bir şeyi aklına [o kafasına] koymak;
    das will mir nicht in den \Kopf bunu aklım almıyor;
    das kann ich im \Kopf rechnen bunu kafamdan hesaplayabilirim;
    mit rotem \Kopf dastehen kıpkırmızı kesilmek;
    von \Kopf bis Fuß baştan aşağı;
    sie ist ein kluger \Kopf o akıllı birisidir;
    sie hat ihren eigenen \Kopf o kendi bildiğini okur;
    er ist nicht auf den \Kopf gefallen kafası boş değil;
    den \Kopf in den Sand stecken deve kuşu gibi başını kuma sokmak [o gömmek];
    mit dem \Kopf durch die Wand wollen kafasının dikine gitmek;
    es kann nicht immer nur nach deinem \Kopf gehen her şey senin istediğin gibi olamaz;
    wir redeten uns dat die Köpfe heiß konuşmaktan kafamız şişti;
    einen kühlen \Kopf bewahren serin kanlı olmak;
    nicht ganz richtig im \Kopf sein ( fam) kafadan kontak olmak, aklından zoru olmak;
    das geht mir durch den \Kopf bu, aklımdan geçiyor;
    mir brummt der \Kopf ( fam) başım çok ağrıyor;
    mir raucht der \Kopf ( fam) kafam dumanlandı;
    der Erfolg ist ihm zu \Kopf(e) gestiegen başarı onun başına vurdu;
    ich war wie vor den \Kopf gestoßen beynimden vurulmuşa döndüm;
    jdm den \Kopf verdrehen ( fam) birinin beynine girmek, birini baştan çıkarmak;
    sich dat den \Kopf zerbrechen ( fam) kafa yormak [o patlatmak];
    das kann dich den \Kopf kosten (a. fig) bu, senin başını yakabilir;
    er hat sein ganzes Geld auf den \Kopf gehauen ( fam) bütün parasını har vurup harman savurdu;
    was man nicht im \Kopf hat, das hat man in den Beinen ( fig) o ( fam) akılsız başın cezasını ayak çeker, akılsız iti [o köpeği] yol kocatır
    2) (Brief\Kopf) başlık; ( bei Münze) tu(ğ) ra;
    \Kopf oder Zahl? tura mı yazı mı?

    Wörterbuch Deutsch-Türkisch Kompakt > Kopf

  • 7 голова

    baş,
    kafa; beyin,
    akıl,
    zekâ
    * * *
    ж
    1) врз baş; kafa; kelle (сахару, сыру)

    подня́ть го́лову — başını / kafasını (yukarı) kaldırmak; перен. baş(ını) kaldırmak

    заби́ть мяч голово́й — спорт. kafa (vuruşu) ile gol atmak

    идти́ в голове́ коло́нны — kolun başında yürümek

    сто голо́в скота́ — yüz baş hayvan

    со́лнце уже́ бы́ло / стоя́ло (у нас) над голово́й — güneş tepemize dikilmişti

    2) kafa

    он па́рень с голово́й — kafalı bir çocuktur

    све́тлая голова́ — aydın kafa

    у него́ тупа́я голова́ — kalın kafalıdır

    будь у неё голова́ (на плеча́х) — onda kafa olsa

    у него́ голова́ хорошо́ рабо́тает — kafası işliyor / iyi çalışıyor

    ••

    в пе́рвую го́лову — ilk önce, en başta

    на све́жую го́лову — dinç kafayla

    с головы́ до ног — baştan ayağa; tepeden tırnağa (kadar)

    дал я ему́ де́нег, да на свою́ го́лову — ona para verdim de kendime ettim

    вы́брось э́то из головы́! — bunu aklından çıkar!

    заплати́ть головой за что-л.bir şeyi canı ile ödemek

    и в го́лову не прихо́дить — hiç aklına gelmemek, aklından bile geçmemek

    идти́ голова́ в го́лову — atbaşı (beraber) gitmek

    лома́ть го́лову над чем-л. — kafa patlatmak / yormak

    не выходи́ть из головы́ — aklından çıkmamak

    потеря́ть го́лову — aklı başından gitmek

    склони́ть го́лову — baş eğmek;

    уда́рить в го́лову (о вине)başına vurmak

    тео́рия, поста́вленная с ног на́ го́лову — baş aşağı duran bir teori

    сам себе́ голова́ — başına buyruk

    кому́ могло́ прийти́ в го́лову, что... ? —... kimin aklına gelirdi?

    эх, голова́ (твоя́) садо́вая! — разг. hey kuru kafa!

    пусть у него́ голова́ боли́т! — onun başı ağrısın!

    у него́ дел вы́ше головы́ — işi başından aşkın

    дурна́я голова́ нога́м поко́я не даёт — погов. akılsız başın cezasını ayak çeker

    Русско-турецкий словарь > голова

  • 8 أبله

    ahmak; akılsız; andavallı; angut; anlayışsız; aptal; aval; avanak; basiretsiz; beceriksiz; beyinsiz; bön; dangalak; ebleh; enayi; gabi; gerzek; kafasız; kakavan; kaşalot; kaşkaval; kaz; kelek; kuru kafa; mankafa; salak; şaban; şapşal

    Arabic-Turkish dictionary > أبله

  • 9 غبي

    abullabut; ahmak; akılsız; alık; andavallı; angut; anlayışsız; aptal; aval; avanak; basiretsiz; beceriksiz; beyinsiz; bön; dangalak; ebleh; enayi; gabi; gerzek; idraksiz; kafasız; kakavan; kaşalot; kaşkaval; kaz; kelek; kuru kafa; mankafa; patavatsız; salak; sümsük; şaban; şapşal; zibidi

    Arabic-Turkish dictionary > غبي

См. также в других словарях:

  • kuru kafa — is. 1) Baş iskeleti 2) mec. Akılsız kafa …   Çağatay Osmanlı Sözlük

Поделиться ссылкой на выделенное

Прямая ссылка:
Нажмите правой клавишей мыши и выберите «Копировать ссылку»